Ruhani Yolculuğa Davet

Zikrin Gerçeği Aşan Etkisi

Ey Hakk yolunun yolcusu!

Bil ki zikir, sadece sözle tekrar edilen bir ibadet değil, hakikatin en derin idrak kapısıdır. Zikir, kulun varlıktan fâni, Hakk'ın zikrinde bâkî olmasının yoludur. O ki, kalbiyle zikrederse, O'nun nuruyla aydınlanır; zikre devam ederse, vaktin ve mekânın ötesine ulaşır. Nice ârifler, zikrin nuru ile dünyanın faniliğini silip, Hakk'ın huzurunda daim olmuşlardır.

Zikir ve Hakk'ın Tecellileri

Ey talip, bil ki zikredenin kalbi, ilâhî tecellilerin mazhariyetine erer. Kalp uyanınca, kulun aklına sığmayacak haller ona açılır; gözleri kapalıyken gerçekleri görmeye, kulakları duymuyorken hakikati işitmeye başlar. Bu, zikir ehline bahşedilen bir üstünlüktür. Zira Allah buyurur: "Beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim." (Bakara, 152)

Zikir, Zamanı ve Mekânı Aşar

Derviş ki, zikrederken ne zamanın geçtiğini bilir, ne de mekânın sınırlarında sıkışır. Bast-ı zaman ve tayyi mekân, dervişin tevhid deryasında yüzdüğü hallerin yansımalarıdır. Zikir ehli, varlıktan geçerek Hakk'ın vârlığında yok olunca, dünyaya dair algısı değişir.

Zikir ile Kalp ve Ruh Arınır

Derviş, zikrin nuru ile yüreğinden perdeleri kaldırdığında, ilâhî hakikate erer. Her zerresinde Hakk’ın adı yankılanır; zahir ve batın bir olur, zira her şeyin ardında Allah'ın kudreti mevcuttur.

Ey Hakk Yolunun Yolcusu!

Bu yolda ilim gerekir, amel gerekir, teslimiyet gerekir. Lakin bunlardan önce "hal" gerekir. Hal ise, ancak sürekli zikir ile kazanılır. Derviş ki, zikre devam eder, onun hali tecelli ile değişir; "Fenafillah" makamına ermek isteyen, zikrin nuruna sarılmalıdır. Zira "O'nu zikredin ki O da sizi zikretsin" (Bakara, 152) buyurulmuştur.

Allah bizleri zikredenlerden eylesin, zikrinden gafil olanlardan kılmasın. Amin!